4 Aralık 2012 Salı

Kehanetin Sonu:))

Flaş Flaş Flaş!Şok Şok Şok!
Son kalan Maya dan çarpıcı açıklama!
Yaptıkları kehanete göre 21 Aralık ta dünyanın sonunun geleceğini söyleyen Maya lardan kalan son kişi''Ulan bi şaka yaptık hemende inandınız''dedi.Bunu duyan bir kısım mahalle sakini galeyana gelip''Ulan dünyanın sonu geleceğine sizin sonunuz gelsin''diyerekten son Maya ya tekme tokat girişince Maya lardan kalan son kişi de öteki tarafı boyladı.Artık Maya deyince aklımıza gelen ilk şey:Arı Maya:)))

6 Ekim 2012 Cumartesi

Halkımıza Sorduk...

Transatlantik Nedir?

Şalter Çötenk(35):

Bizim arkadaş yolda görmüş geçen gün.Bayağa ilginç gelmiş.Hani böyle dışı yumuşak içi sert şeker gibi(oha!Kesin yanlış bir anlaşılma oldu:)))

İrsaliye Fötür(25):

Bizim herif hep lavaboya dökme diyo ama ben döküyom.Bişey olur mu acep?(Bu da anlamadı:))

İrsali Sütlaç(22):

Hıııı...Hani böyle şey olur ya.Sonra o da giderken birden hani böyle sanki gidiyomuş gibi.Bi de bakarsın aaaaa o değilmiş.(Ne diyo lan bu:)))

Bugün Ne Pişirelim?

Civalı Küçük Meteor Parçacıklı Toplar

Meteor için uzaya gidiş bileti almış birini bulmanız gerekiyor öncelikle.''Abi gelirken bana birkaç meteor getirir misin?''dediğinizde yüzünüze alık alık bakıyorsa sanırım bu''olur tabi''demektir:))Evet meteorlar hazırsa sıra cıvada.Aramayla uğraşamam evde birkaç eski termometre var hallederiz derseniz olay tamamdır:)Önce meteorları küçük parçalara ayırıyoruz.Bunun için küçük bir çekiç kullanabilirsiniz mesela.Aman çekiçle küçük parçalara ayırırken etrafa sıçratmayın.Ama yine de sıçrarsa''hehe evimizde meteor yağmuru başladı''diyerekten espri de yapabilirsiniz:)))Meteorlar hazır olunca bir kapta daha önceden hazırlamış olduğumuz hamurun ortasını elimizle açıp hamurun ortasına meteor parçalarını serpiştirip hamuru yoğuruyoruz iyice.Daha sonra yoğurmuş olduğumuz bu hamurdan küçük toplar alıp kızgın yaglı tavada kızartıyoruz ve son olarak da toplarımız soğuduktan sonra cıvaya batırıp soğuk olarak servis ediyoruz.Tabi aynı zamanda bu topları yeme cesareti olanlar içinde aman dişlere dikkat diyoruz tabi cıvaya da:)))

24 Nisan 2012 Salı

80's Track List

Hey gidi 80'ler hey.Hatırlayabildiklerimi düşününce kendi kendime''Güzeldi ya 80'ler''derim hep:)Mesela;şu anda pet şişede içilen Coca Cola,Pepsi o zaman cam şişelerde üretiliyordu.Ve benim küçükken o yıllarda en sevdiğim şeylerden biri;güzel bir pazar sabahı televizyonun karşısında kahvaltı yaparken televizyonda o zamanların en popüler çizgi filmlerinden biri olan''Voltran''ı seyretmekti:)Michael Jackson'ın bile en popüler olduğu yıllardı:)''Bad''şarkısı televizyonlarda bayağa sık çıkardı o zamanlar.Klipte hapishane de geçiyordu yanlış hatırlamıyorsam.Hastası olduğum ama ayrılma kararı alıp ayrılan müthiş grup''Modern Talking''in de en popüler olduğu yıllar.Bizde kasetleri vardı dinlerdik hep:)Ben zaten küçükken Türkçe birşey dinlediğimi hatırlamıyorum:)''You're My Heart You're My Soul'u,Cherry Cherry Lady'i,Brother Louie'yi o yıllarda çocukluğu geçenler hemen hatırlar:)Zeki Alasya-Metin Akpınar'ın da en popüler oldukları dönemler.Devekuşu Kabare'yle çevirdikleri''Yasaklar'',''Reklamlar'',''Beyoğlu Beyoğlu'' ve o yıllarda büyük beğeni kazanmış diğer oyunlarını hatırlayanlarda vardır eminim.Gazetelerden biri o oyunların DVD sini vermişti set olarak arada seyrediyorum.Ve hala güldürüyorlar beni:)Aradan yıllar geçmiş olsa bile.Evet başlıktan da anlaşılacağı gibi konu müzik.Yabancı müzik aslında.80'lerin en popüler şarkılarını bulmaya çalıştım.Hepsi de beğenerek dinlediğim ve çıktıkları yıllarda hit olmuş ve daha sonraki yıllarda da popülerliklerini devam ettirmiş şarkılar.Şimdi bile dinlediğimde o zamanların soundlarıyla hala aynı tadı veriyorlar bence.Listede Modern Talking'in şarkılarının fazla olmasının onların hastası olmamla bir alakası yok:)Aslında onların şarkılarını herkes''Aaa bu şarkı eski Türk filmlerindeki disko sahnelerinde çalınan şarkılardan değil mi?''diye tanımlıyor:))Bende bu tanımlamaya gülüyorum tabi ki de:)Sizce Thomas ve Dieter(Modern Talking)şarkıları,oturup''Hadi Türk filmlerinin disko sahnelerinde çalmaları için şarkı yapalım''diye mi yapmışlardır:))Sanmıyorum.Büyük ihtimalle o yıllarda diskolarda Modern Talking ve benzeri grup ya da sanatçıların yapmış oldukları hareketli,insanı yerinde durdurmayan şarkılar çalınıyordu hep ve Türk filmlerinde de bunu bozmamışlar sanırım.Ama onların bu şekilde eski Türk filmleriyle tanınması komik geliyor bana.Bir de Thomas Anders olayı var:)Thomas Ander,Dieter Bohlen ile Modern Talking'i oluşturan kişi.Thomas esmer,Dieter da sarışın.Ve 80'lerde çoğu kişinin de saçları uzundu.Babalarımızın da öyledir büyük ihtimalle(babam da öyleydi:)Thomas ve Dieter ında öyleydi.Tamam Thomas ın yüz yapısı itibariyle hafiften başka bir görüntüsü de olabilirdi:)Hele sesi:)Tanımayanlar dinledikleri zaman''Kadın sesi bu''diyeni çok gördüm:)Evet sesi de birazcık öyleydi galiba ama kadın değildi:)Sezen Cumhur Önal kullanmıştı galiba bu tabiri''Kadife Sesli Sanatçı'':)İşte Thomas'ta tam bu tanıma uyuyor bence.Slowlarda da hareketlilerde de tek kelimeyle muhteşem bir ses.Keşke ayrılmasalardı ya.Evet hazır mısınız 80'ler yolculuğumuz başlıyor:)Belki şarkılar içinde daha önceden dinlediklerinizde vardır ama dinlemediklerinizde olduğunu düşünüyorum:)



Laura Branigan-Self Control-1984

Alphaville-Big In japan-1984

Alphaville-Sounds Like A Melody-1984

Queen-Living On My Own-1985

Opus-Live Is Life-1985

Modern Talking-You Can Win If You Want-1985

Modern Talking-The Night Is Yours The Night Is Mine-1985

Modern Talking-Do You Wanna-1985

Modern Talking-One In A Million-1985

Modern Talking-Cheri Cheri Lady-1985

Modern Talking - With A Little Love-1985

CC Catch-Cause You Are Young-1985

Sandra-Maria Magdalena-1985

Sandra-In The Heat Of The Night-1985

Bad Boys Blue-Pretty Young Girl-1985

Bad Boys Blue-You're A Woman-1985

Black-Wonderful Life-1986

Status Quo-In The Army Now-1986

Modern Talking-Brother Louie-1986

Modern Talking-Let's Talk About Love-1986

Modern Talking-Heaven Will Know-1986

Queen-We Will Rock You-1986

The Bangles-Walk Like An Egyptian-1986

Berlin-Take My Breath Away-1986

Glenn Medeiros-Nothing's Gonna Change My Love For You-1987

Pet Shop Boys-It's A Sin-1987

Pet Shop Boys-Rent(Acoustic Live)-1987

Madonna-La Isla Bonita-1987

Modern Talking-Don't Worry-1987

Modern Talking-Arabian Gold-1987

Modern Talking-In 100 Years-1987

Modern Talking-Don't Lose My Number-1987

Bobby McFerrin-Don't Worry Be Happy-1988

Ofra Haza-Im Nin Alu-1988

Sting-Englishman In New York-1988

Michael Jackson-Smooth Criminal-1988

Pet Shop Boys-Domino Dancing-1988

Roxette-Listen To Your Heart-1988

Mory Kante-Yeke Yeke-1988

Phil Collins-Another Day In Paradise-1989

Richard Marx-Right Here Waiting For You-1989




6 Nisan 2012 Cuma

Walk Off The Earth

Grubu yeni dinledim.Yaptığım küçük bir araştırmayla 2006 yılında kurulan Kanadalı bir grup olduğunu öğrendim.Genelde de cover yapıyorlarmış.Ama bu kadar da güzel yapılmaz ki:)''Somebody That I Used to Know''isimli şarkının coverını tesadüfen bir yerde gördüm hemen ilgimi çekti.Çekmeyecek gibi de değildi zaten düşünsenize bir gitar var ve o gitarın başında 5 kişi var:)Şarkının melodisini dinleyince çocuk şarkıları geldi aklıma öyle bir melodisi var:)Ama süper bir şarkı gerçekten de.Şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz.Şarkı Gotye isimli bir şarkıcının şarkısı ama Walk Off The Earth Gotye den bile güzel söylemiş bence:)İkinci dinlediğim cover ise popüler bir şarkı:''Grenade''.Bruno Mars ın söylediği parçanın ne kadar güzel olduğu YouTube da 250 milyon kez dinlenmesinden anlaşılıyor:)Walk Off The Earth in''Somebody That I Used to Know''u da tam 85 milyon kez dinlenmiş şu ana kadar.Bence 100 milyonu rahat geçer yakında:)Grenade nin cover ında sadece gruptan Gianni Luminati var.Tek başına da yetmiş zaten bu coverı yapmak için:)Videoyu seyrettiğinizde anlayacaksınız ne demek istediğimi.Sevdim bu grubu hem de çok:)Bu da''Grenade''yi dinleyebileceğiniz link.Şarkının sonunda Gianni şarkıda hangi sesi nasıl çıkardığıyla ilgili bilgilerde veriyor.Aslında Walk Off The Earth i farklı kılanda şarkıları değişik şeylerle yapabilmeleri sanırım.''Grenade''de deki gibi bir damacana,iki bıçak gibi:)Bunlarda iletişim adresleri:

http://www.facebook.com/walkofftheearth
http://www.myspace.com/walkofftheearth
http://twitter.com/#!/WALKOFFTHEEARTH
http://www.walkofftheearth.com/(Kendi siteleri tam olarak hazır değil yakında olacakmış.Ama sitelerinde de bir cover videosu var o parçada yapılış itibarıyle güzel bir cover olmuş)

Takipteyim sizi Walk Off The Earth:)

5 Nisan 2012 Perşembe

Siz polimerleştiremediklerimizden misiniz?:))

Bu fimo-polimer kil olayına tamamen girmeden önce şöööyle bir araştırma yapayım dedim:)Ve önce görsel bir arşiv hazırlamaya karar verdim.Aşağıdaki linki indirip dosyanın içinde pdf formatında hazırladığım(Albumlerin boyutları daha da küçüksün diye pdf yaptım.İlk iki album birazcık dandirik oldu pdf olayıyla pek haşır huşur ve neşir olmadığım için ama sonrakiler fena olmadı sayfayı yanlamasına çevirmeyi akıl etmemle birlikte:)albümleri incelerseniz belki de içinizden''Yuh artık biz bi taneyi yapana kadar nasıl cebelleşiyoruz adamlara bak''diyeniniz olabilir.Haklısınız da:)Evet adamlar resmen seri üretime geçmiş:))Ben yapılanlara baktıkça ağzım her severinde biraz daha açık kalıyor:)Ben şaheser demek istiyorum bunlara artık.Ben albumdekilere benzeyen,en azından yanından geçen şeyler yapabilecek miyim bilmiyorum tabi:)Evet linkimiz aşağıda.Belki yapılanların içerisinde gördüklerinizde vardır ama görmediklerinizde vardır diye düşünüyorum:)Siz linki indirip yapılan mükemmel şeylere bakın bende açık kalan ağzımı kapatmaya çalışıyım:))

https://rapidshare.com/files/1109876950/Fimo_Mukemmellikleri_1-4.rar

***Fimo mükemmelikleri albumlerim ileri ki zamanlarda devam edecektir:)

4 Nisan 2012 Çarşamba

Şaşırmışlar-1

-Yihhuuuu!Piyango bana çıktı oğlum.Sınırsız mama ve ton balığı:))

-Ah ulan ah!Hiç girmicektim bu işe.Eğlence gibi gelmişti ama Uganda da yamyamlar tam üstlerinden geçerken geyiklere ok atıp aşağıda geyik çevirme yapınca ne ciddi bir iş olduğunu anladım.O kadar da demişlerdi oralara kadar gitme diye.Memlekete dönüp bağ bahçe mi yapsam:)

-Anam o ne!(Göz pörtlemesi:)Hmmm nim nim nim!Şunlara bak ya.Nefis nefis.Seviyorum bu yılbaşlarını ya:)

-Hey Allah ım ya!Bunu giydirdiniz de ne oldu şimdi.Hokkabaz olduk tam ha.Elime de bikaç bişey verin bari de havaya atıyım.Ulan mahalleden arkadaşlar görse bu halimi bittiğimin resmidir yani:))

-Çok düşünceliyim Raşit çooook...
-Hrvvvv Mrvvyyyy Hörrrrrr!
-Raşitttt!Benim yanımdayken salak salak hareketler yapıp durma.
-Tamam Rüstem abi:)

-Çok yalnızım çooook...
-Şu kuşlara su fışkırtsam gider mi acaba?He he kuşlara bak:))


-Arkadaş sabahtan beri Gurk gurk da gurk gurk.Şimdi göstercem ben sana gurku murku:)

-Ulan orda iki bacak kaldırıyon alıyon dünyanın parasını dur bak şimdi ben sana arkadan bi tane şaplatıyım da gör.Hayyyyyttttt!:))

-Siz beni ne zannettiniz.Hayyyytttt!Çatırt:))


 Arkadan da Spiderman ler mi geliyo acaba:))

-Anaaa!Bura nere lan?Oğlum İbiza diye nereye geldik.Kutup mu lan burası yoksa.Bende diyorum neden soğumaya başladı ortalık birden.Rasim abi hay senin vereceğin haritaya ben varya:))

-Ya bi bırakında gidiyim artık.Sokmucan dimi bi daha beni suya?Sokma.Sokucan mı?Sokma.Küçüküm lan ben daha:))

-Yok hacı yok.Buraların tadı tuzu kalmadı.Muz stokları da bitiyo yaşanmaz artık buralarda.İşlerde kesat:)

-Hmmmm!Mis mis kokuyo.Tam da en sevdiğimden ha.Ama cimri herif gidip kendine göre orta boy almış ben yemiyim diye.Çakal herif:)

-Ulan eğitimlere,sınavlara kendin diye ikizini sokarsan olacağı bu işte.
-Kule konuşuyor ateş emri verildi.
-Bi dur bilader ya.Nerde yazıyodu lan bu.Kaçıncı bölümdü.Hah buldum:Önünüzde bulunan kırmızı düğme....
-Ulan bizimkiler polis ol dediydi başvurmadım.En azından onda düğme derdi yoktu:))

Hey Gidi Günler...

Bazen aklıma küçüklüğüm geliyor ve küçüklüğümde yaşadığım şeyleri hatırladıkça gülmek geliyor içimden:)

*Annemin Yaramazlık Yaptığımda Elimi Sıkması:

Annemin elinden tutmama rağmen yaramazlık yapmayı severdim.Annem''Gökşin oğlum yaramazlık yapma düzgün yürü.Gökşin diyorum''.Bızzzzzzztttt!Ahhhh!Ya anne ya hü hüüüüü:)Evet gerçektende 220 olmasa da elektrik çarpmış gibi oluyordu:))

*Deterjanla Baloncuk Yapma:

Bunu belki de küçükken yapanların sayısı az değildir.Şimdide çocuklar yapıyor ama onlar şanslı.Çünkü artık oyuncakçılarda,kırtasiye gibi yerlerde bu iş için yapılmış küçük silindir kutucuklar var.İçinde de baloncuk yapmaya yarayan sıvı ve üfleme parçası.Ben maalesef o kadar şanslı değildim tabi ki:)80 li yıllarda nerden bulcaksın öyle birşeyi.O zaman ne yapmak lazımdı tabi ki de o zamanın süper deterjanları(hala da kullanılıyor tabi)Omo ve Alo(bu isimlerin bir açılımı var mı yoksa öylesine mi koymuşlar hala anlamışta değilim bu arada:)dan bir miktar alınırdı ve anneye çaktırmadan bir bardağın içine önce su sonra bardağın içindeki köpük miktarı gözlemlenerek iyice köpürene kadar Omo yada Alo(artık evde hangısı vardıysa,isteğe göre ikisi de varsa güzel bir karışımda yapılabilirdi tabi ki:)).Sonra nerden buluncaksa artık baloncuk yapmak için boru şeklinde bir parça.İşte eğlence bu ve herşey hazır:)Apartmanda en üst katta oturduğumuz için en üst kattan baloncuk yapıp o baloncuklar sağsalim yere kadar inecek mi diye kafayı uzatıp bakmakda pek keyifli oluyordu.Ama sonra birden:

-Gökşinnnnn!Gökşinnnnnnnn!Ses veriyo mu bak.
-Ne oldu ya!
-Ne yapıyosun balkonda.
-Ya bişey yapmıyom çocuklar arka bahçede top oynuyo onlara bakıyom(Yalana bak:))
-Ben şimdi geliyorum senin yanına şu işim bitsinde.Çabuk çık balkondan kapat kapıyı.
(Uykusuz'daki Fırat'la annesi gibi olmuşuz ya taaa o zamanlardan:)))

*Elim Sende:

Bu artık akşam olupta''Hadi çocuklar eve gelin artık hava karardı akşam oldu''sözünü duyduktan sonra apartman içerisinde evlere dağılmadan birbirimize pat küt vurmak yada dokunmak suretiyle oynadığımız bir oyundu.Ve eminim benim gibi çoğu kişide oynamıştır bu oyunu.Aslında bu oyun mu o da tartışılır tabi:)

-Elim sendeeeee!
-Vuramadın ki.
-Vurdum akıllım.
-Elim sendeeeee!
(Tam açık kapıdan eve koşturmak suretiyle girerken tabi ki de kim uğraşacak ayakkabıyı çıkartmakla.Ayakkabıyla doğru içeri.)
-Gökşinnnnnn!Ayakkabıyla içeri mi girdin şimdi geliyorum ben yanına:)))

*Merdivenden Uçma Hadisesi:

Bu olay,benim küçükken sanırım akrobatik bir hareket yapmak isterken bayılıp öbür tarafla bu taraf arasında kalmamdı:)Köydeydik ve köyde çok cocuk vardı benim gibi yaramaz.Tanıdık birinin evindeyiz ev ahşap ve iki katlı.Biz yanlış hatırlamıyorsam üç çocuktuk.Üst kattayız ve üst katta büyük olarak kimse yok.Evde de divanlar var ve bizde divandan divana atlamaca oynuyoruz:)Ve üst kata çıkan merdivenlerin hiçbir yerinde korkuluk yok tamamen açık heryeri.Bende nasıl olduysa tam merdivenlerin yanında bulunan boşluğa gelmişim ve arkam dönük.Ve salak gibi geri geri gidiyorum:)Piyuvvvvvv!!:))Teknelerden dalgıçların atlaması gibi kısa yoldan alt kata iniyorum:)Bayılıyorum.Tokatlar,kolonya falan(o kadar tokatı yiyince kendime gelmemde normaldi galiba:)Ayılınca da ilk dediğim şey ağlayarak:Anneeeee!Anneme gidicem:))(Ulan madem annene gitcektin ne geldin oraya dimi:)

18 Mart 2012 Pazar

Yeni Albümüm Çıktı Aldınız mı?:)

Şimdi reklamlar:)Kendi çapımda yaptığım çalışmaları topladığım myspace albümümün yayınlamamın üzerinden bayağa geçmişti.Yeni bir albüm koymak istiyordum sayfaya ama üşengeçlikten işte:)Ama sonunda myspce sayfamda yeni albüm online. buradan ve ayrıca facebook grubundaki sol tarafta bulunan''Music''sekmesinden ulaşabilirsiniz.Şimdi de myspace den sonra facebook için albüm çalışmasındayım:)Albümün ismi de büyük ihtimalle''Aggressive Melodies''olacak sanırım:)Çünkü melodiler biraz sert ya da bana öyle geliyor:)Aşağıdaki de ancak bu kadar yapabildiğim myspace albümümün kapağı:)


Herkese bol müzikli günler...:)

16 Mart 2012 Cuma

Fimolarım Benim:)

Bugün her ne kadar serinde olsa güneşli havanın verdiği gazla hem dışarı çıkıp gezmek hem de fimo dünyasına küçük de olsa bir adım atmak için evden çıktım.Güzergah:Ev+Topkapı+Aksaray+Beyazıt+Eminönü.Bu güzergahı yürüyerek bitirdim ama geri dönerken Aksaray dan eve yürüyerek dönmek açıkcası gözüm kesmedi o yüzden metroyla döndüm.Son zamanlarda spor salonuna da gidemediğim için kalori yakmak için iyi bir fırsat oldu da diyebilirim:)Bir de bende hızlı yürüme gibi bir huy olduğu için(huyum kurusun:)kaloriler daha hızlı yandı galiba.Benim yanımda yürüyenler daha doğrusu yürümek isteyenler diyelim:)''Gökşin bi dur ya motor mu taktın nereye yetişicen böyle''şeklinde bana iltifatlar ederler:))Beyazıt a geldim ordan daldım kapalı çarşıya,oraları da pek bilmediğim için meşhur atasözümüz''Sora sora Bağdat bulunur''dan da gaz alaraktan sora sora Bağdat olmasa da tahtakalehobi.com un Eminönü şubesini buldum.Zemin kat gibi bir yerdi merdivenlerden indim karşımda hemen bir adam belirdi tezgahın arkasında.Elinde şifre girilmek için yapılmış bir pinpad''Şifreyi girer misiniz''dedi elindeki pinpad i bana doğru uzatarak.Bende içimden''noluyo lan dükkana da şifreyle mı giriliyo''dedim:))Meğerse yan tarafta bir kızla çocuk varmış cocuk geldi şifreyi girdi.Ne bileyim ya adamın karşısında ben vardım adam birden bana bakıp uzatınca''abi ben yeniyim hani dükkana başka türlü girilmiyosa şifreyi öğrenip geliyim''dicektim:))Adama fimo hamuru var mı dedim.Adam da gözlüklerinin üstünden bakarak var dedi.Karşıyı gösterdi  merdivenlerden çıktım küçük bir yerde boyalar,değişik şeyler vardı tabi ben girişteki fimoları görünce ayrıntılı olaraktan diğer şeyleri inceleyemedim:)Ama bir de baktım ki fimolar minicik:)Büyükleri de gelmiyormuş.Ben de madem geldik boş dönmeyelim gibisinden 56 gr lık iki fimo hamuru aldım ve tanesi de 4 lira(Kazık yediğimin farkındayım aslında bilerek yedim çünkü fiyatı alırken biliyordum:)Bunlarla birşey yapabileceğimi sanmıyorum(daha işe tam girişmeden açgözlülük yapmaya başladım ha:)Ama gerçekten ben büyüteçle görünebilecek şeyler yapmak istemiyorum:)Fimolarında resmini çektim.İşte karşınızda fimolarım şak şak şakkkkk:)(Bırakın büyüteci elinizden gözle görülüyo ya:)


Evet fimolarım böyle işte.Ve hazır gitmişken bir de kültür gezisi yapıyım dedim:)(Çok kültürlenmiştim ama kültürler eve gelene kadar etrafa saçılmış bişey kalmadı:)Sultanahmet e uğradım geçerken ve meşhur,neden yapıldığına ve üstündeki garip şekillere anlam veremediğim Dikilitaş ın resimlerini çektim:)


Resimleri çekerken birşey farkettim sizde farkettiniz mi son iki resimde:)Sonuncu resimdeki üst taraftaki kafa hiç mısırlı tipi gibi gelmedi daha çok bir uzaylıya benziyor.Acaba onlarla ilgili mesajlar mı var bu taşta:)Ve sondan ikinci resimde bir yuvarlak ve onun altından aşağı doğru sanki o yuvarlaktan birşey aşağı iniyormuş gibi bir tasvir yapılmış yoksa bana mı öyle geliyor:)Bunları yazdım diye uzaylılar beni kaçırmasın bi de:))

15 Mart 2012 Perşembe

Bir Acayip Rüya

Yolda yürüyorum.Sonra birden homurtu-çığlık karışımı sesler duymaya başlıyorum.Seslerin geldiği yere doğru gidiyorum.Bi bakıyorum oyuncak ayı ve bez bebek.Oyuncak ayı,bez bebeği köşeye sıkıştırmış''Seni kimseye yar etmem benim olacaksın''diyo(daha doğrusu benim homurtuların arasından anladığım hemen hemen bunlar).Bez bebekte ayıya''Senin gibi kıl toparlağını ne yapıyım.Ben barbinin eski sevgilisi Keni seviyom o da beni seviyo ondan barbiden ayrıldı.Onlan evlencem olmazsa kuma bile giderim''diyo.Bende içimden''ne diyo lan bunlar''diyerek birkaç saniyeliğine beyin travması yaşıyorum o anda.Birden kendime geliyorum ve ayıya''Taichi Ksumata''ve''İgizaki Masumoto''yaparak bez bebeği ayının elinden kurtarıyorum.Bez bebekle koşmaya başlıyoruz.Bez bebek''Sen de tam ayıymışsın ya ondan hiç farkın yok.Hanımefendi var yanında koşturtacağına kucağına alsana''diyo.Bende içimden''Nerden kurtardım lan bunu.Acaba tekrar ayıyamı getirsem.''diye düşünüyorum.Koştura koştura bi meydana geliyoruz.Meydan kurbağa kaynıyo.Meğerse yılda bir düzenlenen''Prensesin Kurbağası''yarışması varmış.Prenses tam açılış konuşmasını yaparken kurbağalar galeyana gelip prensesin üstüne atlıyolar''beni öp,beni öp''diye.Sinirden kafayı üşüten prenses''Başlarım lan öpücüğünüze ,öpe öpe her yerimde sivilceler çıktı.''diyip kurbağalara''Koshimoto Suzuki''ve''İnamoto Toyota''yapıyo.Hareketleri yiyen kurbağalar ahenk içinde uçuşarak yarışmanın daha başında güzel bir görüntü oluşturuyorlar.Bende''Anaaa prensese bak lan''diyip kurbağaların uçuşunu izlerken birden Erman Hocayla Şansalın sesleri geliyo kenardan.''Şansalcım gördüğün gibi şu soldaki kurbağa ofsaytı bariz bozuyo''diyerek pozisyonu canlı olarak yorumluyo Erman Hoca.Ben''bunlarda nerden çıktı lan''derken bi kurbağa benim bi kurbağa da bez bebeğin  kucağına düşüyo.Kucağıma düşen kurbağa gözlerini kapatmış''öp beni öp beni''derken sinirleniyorum ve kurbayı havaya atıp bi''Kosuko Tsunami''yapıyorum.kurbağa havada uçarken son anda''abi bizim dereden de geçer miyiz''diyerek gözden kayboluyo.Bez bebekte''ben bunları biliyorum ya öpünce kurbağa oluyo bunlar dimi.''diyo.Bende''onlar zaten kurbağa bez salakçım''diyorum.Bez bebekte bu anda yüzüme alık alık bakıp salaklığını tescil ettiriyo.Bez bebeğin prens olcak diye öptüğü kurbağa ayı oluyo.Bende''hah şimdi döndük başa''diyorum.Ayı yine bez bebeğe''benim olcaksın kimseye bırakamam seni''diyo.Benimde zaten atık olan sigortalarla birlikte trafo da tamamen patlayınca''yeter lan al ne yaparsan yap''diyorum ayıya.Yanlarından ayrılırken birden gökyüzünden bişey iniyo yere hızlı bir şekilde.Bi de bakıyorum Süpermen.Kurbağaları evlerine dağıtmaya gelmiş.Tabi süpermen ya bu.O kadar uzaklıktan beni tanıyıp yanıma geliyo''naber hacı.nerelerdesın görüşemedik uzun zamandır''diyo.Ben de buna trip atıyorum ve o anda geçmişe dönüyorum.Yer:Süpermenlik Sınavı.Ne güzelde çalışmışım.Gözden ışın nerde,nasıl çıkarılır.Uçarken hangi el önde olcak gibi konular.Bu Klark olacak  Kent de ordaydı.Tam yanımda oturuyo gözlükleriyle.Sınav başlıyo ve ben heycanla soruları''Takashi Mitsubishi''yapar gibi hızlı hızlı yaparken,bu çakalda meğerse fark edilmesi zor olan''Subaru Honda''yapıp benim cevapları araklıyomuş.Sonra sınav bi açıklandı.Sadece bunla ben en yüksek notu almışız ama torpilli diye onu süpermen yaptılar.Hep buna Kent Şekerlemelerinin varisi diyorlardı kesin ondan yaptılar.Kendime gelince buna bi''Takuro Oyashi''yapmak istiyorum ama son anda''ulan buna ışında verdiler şimdi bişey mişey yapar yakmıyalım üstümüzdekileride''diyorum.Artistlik yapacak ya''gel abi bırakayım seni gideceğin yere''diyo.Ben yok falan diyorum.Gelcendi gelmicemdi derken bunun pelerinine bi basıyorum.Caaarrt diye yırtılıyo pelerini kocaman delik açılıyo pelerinde.Bu oturup başlıyo ağlamaya''Abi ne yaptın ya.Başka pelerinde yok.Buna da senet yapmışlardı zaten ne olcak şimdi''diyerek.Üzülür gibi yapıp''hay ben böyle süpermenin''diyerek kolundan tutup kaldırıyorum bunu.Etrafta terzi ararken Ace çamaşır sulu Ayşe teyze çıkıyo karşımıza etrafında da bir sürü koruma var.''Sorun ne hemen çözerim ben şimdi''diyerek elini çantasına atıyo ama çanta boş.Bunu gören korumalar birbirlerine kısa bir süre bakıp''ulan çanta boşsa biz neyi koruyoruz''diyerekten Ayşe teyzeyi aralarına alıp bi güzel benzeterek bir daha malzemelerini unutmaması için hafızasını açıyolar.Ayşe teyzenin bikaç dökülmedik dişi ve kırılmadık bikaç kemiğinin kalmasına yakın''süpermeeeen'süpermeeeen''diye çığlık atması da bişeyi değiştirmiyo.Yine yürümeye başlıyoruz.Etrafa bakınırken birden etrafımızı kurşun askerler çeviriyo.''noluyo lan''demeye kalmadan köşeden pişmiş kelle gibi sırıtarak oyuncak ayı çıkıyo.''Bez bebeğimi aldın nerde o''diyo.Bende''ulan ayıoğlu ayı aldın ya lan bebeği''diyorum.O da''ulan sen yoksa bez bebeği benim ikiz kardeşimemi verdin.''diyince kurşun askerler silahlarını süpermenle bana doğrultuyolar.Süpermen''abi moralim bozuk bunlarla uğraşamıcam sen bi zahmet hallediver''diyince ben kurşun askerlere bi''Nagazaki Koyumoto''yapıyorum.Kurşun askerler havada uçuşurken bir kısmı''Hay akşamdan ışıktır''derken bi kısmı da''ulan tezkereye de bi hafta kalmıştı yapılır mı lan bu''diyerek söyleniyorlar.Kurşun askerlerin havada uçuşmasıyla ayıyı da korku basıyo ve havalanmaktan korkan ayı aniden ninjalar gibi ortadan kayboluyo.Süpermenle yürümeye devam ediyoruz.Süpermen''abi biliyo musun ben sınavda senin cevapları arakladım''diyo bende kafasına bi tane patlatıp''biliyorum eşşek sıpası aldın süpermenliğimi elimden''diyorum.O da''kafama vurma ya ışınlar bozulcak şimdi bi de onla uğraşmayalım''diyo.''doğru lan bi de ışıncı aramayalım şimdi etrafta''diyorum bende.Tam yürürken tepemizden uçarak bişey geçiyo bi de bakıyoruz Örümcekman.Hem uçuyo hemde bize bağırıyo uzaktan''abi naber işler kesat gidince bi markete girdim bende siparişleri dağıtıyorum''diyo.Tam yürürken bi bakıyoruz uzaktan topluluk halinde bişey paldır küldür paldır küldür bize doğru geliyo.İyice yaklaştıkları zaman bi bakıyorum yine ayı.''Kurtuluş yok mu oğlum senden''diyorum.Akraba,arkadaş ne varsa toplamış gelmiş.Süpermende''abi ne yapcaz benim pelerinde delik bu halde uçamam,ışında bozuldu galiba valla tırstım desem yalan olmaz''diyo.Bende deliriyorum iyice''hay ben senin süpermenliğine''diyerekten ayıların arasına dalıyorum.Ne zamandır hiç yapmadığım''Tasimasu Ayuko''yu orda bi yapıyorum.Bikaç ayı havada parendeler atarak uçarken diğerleri''abi biz ettik sen etme bu ayıya uyduk abi''diyip elimi öpmeye çalışıyolar.Bende''ulan hepiniz ayısınız zaten yürüyün gidin kıllı kıllı öptürür müyüm lan ben elimi size''diyorum.Süpermen gözyaşları içinde''abi al pelerini benden bişey olmaz gerçek Süpermen sensin''diyo.O anda heyecanla pelerini sırtıma geçirip  delik olmasına aldırmadanuçmak istiyorum.Ve birden Küüüttttt!!!
      O neydi lan öyle.Oh be rüyaymış.Benim bi doktora görünmem lazım...

Eyvah Wikileaks!

Wikileaks hükümetten sonra benden habersiz resimlerimi paylaşmış.Evet aşağıda gördüğünüz küçük tosuncuk benim:))''Ne oluyo lan burda''der gibi,şaşkın ördek gibi bakan benden başka kim olabilirdi ki!Daha o zamanlarda sumoya başlamıştım kimsenin haberi yok:)Önümdeki pastaya bakarak bunun bir doğum günü kutlaması oluğunu herkes anlamıştır ve bende büytük ihtimalle annemin''tosunum üstüne döküyorsun kurabiyeyi yada üstün başın çukulata olcak''gibisinden uyarılarına aldırmadan masanın üstündeki herşeyi tosuncuk mideme indirip üstüne de kola içmek suretiyle tosunluğumu bir kat daha arttırmışımdır:)))

Eveet yayınlanan ikinci resmim ise;tam anlamıyla artistik bir poz:))Bu resim bana daha çok eski Türk filmerinin çocuk yıldızı Sezercik i ve Çiçek Abbas filmindeki Çiçek Abbas ı hatırlatıyor nedense.Yanlış mıyım:)))Saçlar uzun eski model:))Ve de bacak bacak üstüne atılmış.Kimse de dememiş ki''İndir lan bacağını bacak kadar boyunla sende'':))


Evet bir diğer resmimiz ise;okula başladığım ilk gün çekilen resim.Tabi ki okulun başladığı ilk gün zırıl zırıl ağlayıp''Anneee ne olur gitme,bırakma beni bu hiç tanımadığım acayip insanlarla''diyen tayfadan olmadım.Resimde de görüldüğü gibi sırıtarak''Oh lan sonunda evden kurtulduk.Anne dır dırı yok.Yok evin şurası bozuluyo,yok onu ordan alma kırarım bacaklarını gibi sözler yok.Özgürüm lan he he he.''demişimdir herhalde.Ne günlerdi ya önlük yandan düğmeli:))Yaka var ve benim yakalarda eve hep sallanarak gelmiştir büyük çoğunlukla:))''Ne oldu oğlum niye kopuk bu?''.''Ne biliyim ya kendi kendine kopmuş işte'':))Hiç de sağlam yapmıyorlar bu yakaları canım.Bileklerde de manşetti dimi ya ismi onlardan olurdu ama bende yok resimde sonradan kalkmış olabilir:)Bir de cebimde mendil var o ne lan öyle sahneye çıkan erkek solistlerin kıyafetlerıne taktıkları gibi:))Evde dünya kadar mendil vardı öyle çok iyi hatırlıyorum ve hiçbiri de işime yaramamıştı:))Ama terliyince yüzümü siliyordum doğru bak unutmuşum yaşlılık işte:)Ayağımda da spor ayakkabılar.Daha o günlerden sportifmişim demek ki.Evet elimde de bir çanta var.Yoksa valiz mi demeliydim:))O ne be öyle onun içine neler sığar neler birde şimdiki gibi bez çanta pek yoktu galiba plastikti.Bir de çantanın ağırlığı olunca of anam of:))Ama bütün bunlara rağmen yine de gülmüşüm ya neden acaba?:))


Sofi'nin Dünyası(Dünyası Batasıca:))

Lise 2'de sözel ve sayısal olarak ayrılmıştık.Bende büyük bir keyifle''Oh be sonunda matematikten kurtuldum''demiştim.Oldum olası sevmem kendisini o da beni sevmez zaten.Sözel bölümde de tarih,coğrafya,felsefe grubu dersleri vardı.Felsefe,felsefe tarihi,mantık,sosyoloji ve psikoloji dersleriyle Sokrates olma yolunda ilerleyecektik yani:)Ben de bu dersleri oldum olası hiç sevmezdim ve hep anlatılanlara muhalefet ederdim.Birgün öğretmen bir kitap getirdi sınıfa.Adı tabi ki de Sofi'nin Dünyası.Öğretmenimiz bayandı ve bana da gıcıktı anlayabiliyordum bunu.Tabi ki kurban olarak beni seçecekti.''Şimdi kitaba başlayalım.Gökşin al okumaya başla yüksek sesle''.Of ulan of başka adam mı yok memlekette yahu?Tamam ilkokulda okuma yarışlarında dereceye girmiş olabilirm,okumamda iyi olabilir ama banane kardeşim Sofi'nin balta girmemiş dünyasından.Kitapta maaşallah birisinin kafasına atsan bayıltacak cinsten hani.Kaç kişi o kitabı tek eliyle taşıyabilir bilmiyorum.Başladık okumaya Sofi'ye mektuplar geliyormuş da falanda filanda.Ya kardeşiiiiiiim banane Sofi'ye mektup geliyorsa,bana da mektup gelirdi bana niye kitap yazmadınız lan!Bak bak bak kitabın ana fikri de buymuş:)''İnsanlar dünyayı oldukları gibi kabullenmeyip var oluşlarını,kim olduklarını,neden ve nasıl yaşamaları hakkında  düşünmelidir''(bu da ne demekse:)).Lan sanki benim milyon yurolarım var da işim gücüm yok başka.Dicem ki kendi kendime''Lan ben niye dünyada böyle yaşıyorum bi Sofi'nin kitabını alıyım hayatım kurtulsun:))Lan gedin lan işinize.Sofi sana sesleniyorum kızım duyuyon mu?Sen gel burada bir yaşa ondan sonra o mektupları paramparça edipte mektupları yazana''Ulan bi daha mektup yazarsan azını burnunu kırarım''demiyon mu bak:))Benim gibi düşünen ve ellerindeki Sofi kitaplarını parçalamayı düşünenler için mail adresimi verebilirim mail atın gelip büyük bir zevkle imha ediyim Sofi'yi...

14 Mart 2012 Çarşamba

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilgisayar Laboratuvarı Geyikleri-Alıntı-

Okumadıysanız bence kesinlikle okuyun:)

Bu diyaloglar gerçekten yaşanmıştır ve hiçbir hayal ürünü diyalog yoktur :))

Bilgisayarda çalışan öğrencinin elektrik kesildikten 15 dakika sonraki sorusu;
- Elektrik mi kesik?

- Boş bilgisayar yok mu?
- Yok
- Hiç mi yok?

- Word'lü bilgisayar var mı?
- Hayır çilekli ve vanilyalı var sadece.

- Çıkıntı alabilirmiyim?
(Printerdan çıktı almak için öğrencinin sorusu)

- Disketi print alabilir miyim?

- Çıktılar hep siyah beyazmı oluyor?
- Hayır ara sıra yeşil üzerine eflatun ördek desenlide çıkıyor.

-14 numaralı bilgisayar çok salak hocam yaaaaa...
 
-Chat yapabilirmiyim hocam?
-Hayır!
-Ama niyeeeee?...

Bilgisayarında resimli ekran koruyucusu çıkan öğrenci koşarak gelir;
-Hocam bilgisayarıma bişey oldu!!

-Yer var mı?
-Var.. Pencere kenarımı olsun koridor mu?
-Hıı?..

-Bilgisayar alabilirmiyim?
-Tabi 1 mi olsun 1,5 mu?

-Boş masa var mı?
-Masa değil bilgisayar var.

 -İnternet geri geldimi?
- Yok gidiş o gidiş

-İçeriye yiyecekle girme lütfen arkadaşım!..
-Hocam hemen çıkıcam
-E herhalde çıkacaksın. Yatıya gelmedin di mi?
Saat başlarına çeyrek kala dağıtılan bilgisayar kartlarını almak için öğrenciler çeyrek geçelerde sıraya giriyorlar... Hoca;
- Ama tezgahın önünü kapatıyorsunuz...

-İnternet yok mu?
-Hayır erişim şu an yok. Sorun bizden kaynaklanmıyor.
-Niye Superonline kullanmıyormusunuz?

-Ben sabah geldim. Diğer amca vardı. O amca varken.........
-O amca değil Erol Hoca

-Disketle birliktemi yazmaya başlayacağım?
-Evet bir iki üç diyince aynı anda başlayacaksın..

-3.5 A'yı bulamıyorum (öğrenci disket sürücüyü soruyor)
-A 3.5'mu atıyor???

-İnternet var mı?
-Hayır kesik..
30 dakika sonra aynı insan
-İnternet geldimi?
-Hayır hala yok.
30 dakika sonra aynı insan
-Hocam baktım ama internet hala yok galiba!
- Tebrik ederim

-İnternet var mı?
-Hayır kesik
-Peki ne zaman geleyim?
- İnternet geldiğinde

-2-3 dakika yazıcıya çıktı göndermeyin...
-Yani yazıcıya çıktı göndermiyecekmiyiz?

Çikolata ikram edilen öğrencinin ilk sözleri;
-Ellerim çukulata olucak

-Masa alabilirmiyim?
-Sitelerden bulabilirsin

-Telnet geldimi?
- O kim?

-Word'un olduğu bir yere oturup yazı yazabilirmiyim?
-Word'e sor kabule ederse oturursun

-İnternet bağlantısı kesik.
-Ben telnet kullanacaktım ama...

 -Ders mi var?
-Hayır internet kesik.
-O zaman girmeyeyim.

-İnternet hala gidik mi?
-Hayır gelik.
-Hıı?!

-Bilgisayara disket sokabilirmiyiz?

-Bilgisayar disketi hapsetti vermiyor.. naapıcam?
- Kefaletini ödersen çıkar…

-Printer sayfası ne kadar?
-40 bin
-25'di artmış dimi?
-Afferin

 -Bir word'lü birde internet'li bilgisayar alabilirmiyim?
-Ortaya karışık yaptıralım istersen

-Çıktı alamazsınız. Toner yok
-Niye yok?
-Ne niye yok?
-Çıktı
-Toner yok
-Haaa

-İnternet kesikmi?
-Kesik
-Hepsindemi kesik?
-Hayır.. Sırayla gidiyor.. 1 kesik 1 bağlı....

-İnternet kesikmi?
-Kesik
-E-mail lerimize bakamazmıyız??

-Sadece bilgisayar istiyorum.
-Ama biz yanında plastik tarak, 10 tane çengelli iğne, birde limon kolonyası veriyoruz. Onlarıda alın

-Çıktı yaptırabilirmiyim?
-Tabii nasıl bişey yaptıralım?

-Hocam siz napıyorsunuz burda?
-Sıhhi tesisatçıyım. Su borusu döşüyorum. Boş zamanlarımda da bilgisayarlarla ilgileniyorum.

-Şey yok mu?
-Ne?
-Ders mi işleniyor?
-Hayır
-E alacaktımda..
-Ne?
-E bilgisayar
-Kusura bakma biz satmıyoruz

 -İnternet yok mu?
-Yok
-Hiç mi yok?
-Azcık var ama onu da kendime ayırdım

-İnternet ne zaman gelicek?
-Sabah kargoya verilmiş yarın sabah elimizde olur

-İnternet kesik mi?
-Evet kesik..
-Nasıl kesik?
-Ortasından kesilmiş valla bende anlamadım

-İnternet bilinçli olarak mı kesik?
-Evet gıcıklık olsun diye kestik

-Hocam yeriniz var mı?
-Hayır bugün düğün var... Her yer rezerve edildi...

-Hocam internet oldumu?
-Hayır hala fırında 5 dakika daha beklemesi gerekiyor…..

 -Bilgisayara girebilirmiyiz?
-Hayır çünkü kapısı yok. Olsada içine sığamazsınız
-Niye? Hepsi boş ama
-Onlar boş değil. Önündeki sandalyeler boş. Siz bilgisayar kullanabilirsiniz.
-Haa evet yani?!
-Yalnız internet erişimimiz yok. Bizden kaynaklanan bir sorun değil
-Eeeee... Niye baştan söylemiyorsunuz?

-Word alıcaz da
-Bizde kalmadı. Bi yan dükkana bakın lütfen

-Hocam biz disketle çalışıcaz
-Benden istediğiniz nedir?
-Hemen bir düzeltme yapıp çıkacağız...
-Tabi buyrun aa sonuç olarak bilgisayarmı istiyorsunuz?
-Hayır disketle çalışacağız...
-O zaman disket 300.000 lira size bir adet vereyim..
-Hayır teşekkürler bizim disketimiz var...
-O zaman laboratuvara niçin geldiniz? Disketinizle dışarıda da çalışabilirdiniz....

-İnternet bağlantısı var mı?
-Yok
-LES sonuçlarına bakacaktım
-Ama internet kesik işte.. bakamayacaksın
-Hemen bir baksak??
-Yaw iyide internet kesik amaaa
-Gerçekten yok mu?
Yanındaki diğer öğrenci;
- Bak bak orayada yazmışlar zaten
-Daha ne diyim bilmiyorum valla. Yok işte internet..
-E peki akşam evden bakarım o zaman
-En iyisi


-Burdaki amca nereye gitti?
-Ne amcası?
-Bi dayı vardı ya
-O dayı veya amca değil Erol Hoca
-Yaw bizim hemşehri oluyorda..
-Genede Erol Hoca

-Bilgisayarda ne yapabilirim?
-Valla bilmiyorum senin yeteneğine kalmış

-Bilgisayar alabilirmiyim
-Tabii
-İnternete giricem.. İlk defa geliyorum
-Heyecanlımısın?

-Hocam yazıcı çalışıyormu?
-Hayır bugün izinli..
-Nasıl yani???


Öğrenci bilgisayar kartı almak için numara soruyor;
-3 ve 4 arasında en iyisi hangisi?
-Valla 3.5 ve 3.7 in iyileri

Elektrikler kesikken öğrenci gelir;
- Aaa ne kadar boş
- Evet boş
- Çalışabilirmiyim
- Olmaz
- Niye hocam... Hemen maillerime bakıp çıkıcam
- Olmaz mümkün değil
- Ama niye hocam
- Çünkü elektrikler kesik
- Hadi yaaaa...
- Yaaaaa

- İnternet var mı?
- Var.. Ne kadar lazım?

- Ben size 6 numaralı bilgisayarı vermiştim. Niye 9 numaraya oturdunuz?
- 9'a benzettim ben.

- Bana güzel bir yer verirmisiniz?
- Tabi.. Bahçede çiçekli falan bir masa ayırttım senin için. Sen git ben bilgisayarı gönderiyorum.

Bayan öğrenci bilgisayar kartını verip kimiğini almak ister. Fakat görevli yanlışlıkla başka bir bayan öğrencinin kimliğini verir. Öğrenci;
- Ama bu benim kimliğim değil ki!!
- Olsun ama bu da sana yakıştı bence
Öğrenci kimliğe şöyle bir bakar ve;
- Ama ben daha güzelim...
- Hadi yaaa???

 - Hocam tuşların karışmış olma ihtimali var mı?
- Evet dibi tutmasın diye ara sıra karıştırıyorum

- İnternete erişebiliyormuyuz?
- Şuradaki merdivenden çıkıp erişebilirsin

- Ne zaman kart alabilirim?
- 3'e kadar sayıcam. 3 diyince al.

- Şuradaki kapalı bilgisayarı açabilirmiyim?
- Mouse ve klavyesi yok. Kullanabilirsen açabilirsin.

Bilgisayarların saatlik kartlarını almak için gelen öğrenci;
- Dağıtıyormusunuz?
- İki kadeh daha içeyim dağıtıcam

- Elektrikler mi kesik?
- Evet
- Ne zaman gelecek?
- Şimdi gitti... Biraz iş varmış hemen gelicek. Sizin isim neydi?
- Hicran..
- Hah tamam özellikle Hicran gelirse mutlaka beklesin dedi..
- İyi o zaman ben genede bir kart alayım

 Bilgisayar kartı almak için sırada bekleyen öğrencileri gören başka bir öğrenci;
- Hocam bu kuyruk ne için?
- İmzalı resmimi dağıtıcam. Onun için girdiler sıraya

Saat 12.00'de öğrenci bilgisayar kartı almak için gelir;
- Bilgisayarda boş yer var mı?
- Bakayım.. Hmm.. 3 Megabyte kadar var..
- Yani saat 3'te mi geleyim?

- En erken hangisi boşalır?
- Bilgisayarların özel hayatı bizi ilgilendirmez!!

- Hocam kimliğimi alabilirmiyim? 29 numaraya akademik personel amca geldi..

- Bana verebileceğiniz bilgisayar var mı?
- Yok valla.. Hiçbiri sana layık değil. Yakışmaz sana. Veremem.

- Boş yer yok değil mi?
- Aferin artık sen olayı kapmışsın
- Rezervasyon yaptıramaz mıyız?
- Akşamdan havlu bırak istersen
- Nasıl yani?

- Hocam boş yer var mı yoksa gidip birinin kucağına oturayım mı?
- Hangisini tercih edersin? Özel zevklerine karışmak istemem...
- ........
- Boş yer yok.. Kalmamış..
- O zaman ben birini gözüme kestireyim..
- Hadi bakalım rasgele

- İstediğin bir bilgisayar var mı?
- Şuradaki bilgisayarlar geçenlerde iyi değildi. Onlardan almayayım.
- Yaa geçenlerde öyleydi. Ama bugünlerde gayet iyiler. Havalar çok etkiliyor. Moralleri bugün çok iyi.

- Hocam siz bilgisayardan anlıyormusunuz?
- Hayır ben aslında terziyim. Laf olsun diye burda duruyorum.

- Hocam bilgisayar tıkandı galiba.
- Pompala

- Makina yazıcıya gönderdiğim yazının hepsinin çıkaracağını nereden anlıyor?
- Transa geçip hissediyor. Makina deyip geçme çok duygusal bir alettir o...

- Word'de üstte çıkan rakamlar nasıl çıkıcak?
- Biz arkadaşlarla aramızda o rakamlara cetvel deriz.. Sende öyle diyebilirsin istersen...

- Boş yer var mı?
- Var.
- Kaç numara
- 100 numara

- Boş yeriniz var mı?
- Var... Kaç kişilik olacak?
 
- Sınav var... Sınavı olmayanlar lütfen çıksın arkadaşlar..
- Hocam benimde Pazartesi sınavım var çıkmasam olur mu?

- Hocam buradaki bilgisayarlarda yazı yazılabiliyor mu?
- Hayır biz bu makinaları dolma sarmak için kullanıyoruz.

- Yahoo’ya bağlanamıyorum
- Başka sitelere bağlanabiliyor musun?
- Evet..
- O zaman Yahoo’da sorun var.
- Yarın düzelir mi?
- Ben bu akşam niyet eder yatarım, yarın sana haber veririm.

- Çıkarttı alabilir miyim?
- Ne alabilir misin???
- Çıkarttı…. Yaa ne deniyorsa işte…

- Boş bilgisayar var mı?
- Var.
- Çok kalmayacağım zaten.
- Aaa yemek yemeden bırakmayız valla

- Boş bilgisayar var mı?
- Var.
- Peki internet var mı?
- O da var.
- Geçen gün yoktu.
- İnternet kıtlığı var. Haftanın tek günleri veriyorlar çift günleri kesiyorlar.

- Çıktı ne kadar oldu?
- Büyüdü.. Kocaman oldu… Görsen tanıyamazsın

- Bilgisayarı direkt açıyorum değil mi?
- Önce ben sana “arkadaş yakinimdir” diye kart yazıp vericem. Sonra dekanlığa çıkıp izin alacaksın.
- Daha önce hiç açmadımda….
- Öğrendin işte

- Bir bilgisayar boşaldı almak istiyormusun?
- Aman kalsın… İstemiyorum

- İnternet kesik.
- Niye?
- Bilmiyorum. Sordum ama morali çok bozuktu konuşmak istemedi.

- 7 sayfa çıktı ne kadar?
- 1 milyon 50 bin
- 50 bin lirayı şimdi vereyim 1 milyon lirayı dersten sonra vereyim mi?

Laboratuvara telefon gelir;
- Hocam bizim burada bir bilgisayar var. Program kaçırıyor yaww
- Nasıl yani??
- Bilmiyorum valla bir acayip. Program kaçırıyor işte…
- Kaçıran yeri silikonlayın

- Word’e girmek için ne yapmam lazım?
- Bill Gates’e dilekçe ile başvurup izin isteyeceksin


- Hocam ekranda “disket biçimlendirilemiyor” yazıyor. Ne demek?
- Disketler biçim biçim oluyor. Üçgen, daire, altıgen gibi. O biçimlerden birini yapmak istiyor yapamıyor.

- Bilgisayar morardı…
- Soğuktandır ya da havasız kalmıştır..

- Ben Yahoo’ya girdim mail adresi aldım.
- Eee?
- Ama adres alamadım..
- Ne adresi alamadın?
- Benden istemedi
- Aldım dedin ya!?
- Mail adresi aldım ama ev adresi alamadım.
- Alamazsın tabi. Yahoo muhtarlık mı?

- 13.00 – 14.00 saatleri arasında laboratuvar kapalı mı?
- Evet.. Temizlik var..
- Ne kadar süre kapalı?
- 13.00 – 14.00 saatleri arasında kapalı. Hesapla…
- Daha erken bitme şansı var mı?
- Yardım edersen var
- Ne yapılacak?
- Yerler silinecek.. Sende toz al istersen
- Neyse ben 14.00’de geleyim
 
- Çıktı yaptırmak istiyorum. Nasıl yaptıracağım?
- Orada çıktı ustası var. Ona söyle yapar.
 
- Hocam bizimkilerden gelen oldu mu?
- Teyzenler geldi bir ara.

- Çıktı alabilirmiyim?
- Alabilirsin.
- Nereden?
- 7 numaralı bilgisayardan.
- Dışarıda bir yerde mi?
- Kantinde.


- Hiç bir siteye bağlanamıyorum
- İnternet kesildi.
- Ama hiçbir site açılmıyor.
- İnternet kesik
- Bir yere bağlanamıyorum ki?
- İnternet kesik
- Ama hiç bağlantı yok
- İnternet kesik
- Haa pardon. Öylemi?

- Bende mi bir şey var? Hiçbir siteye bağlanamıyorum..
- İnternet kesik.
- Tamamen mi kesik?
- Evet

- Bilgisayarda Romen rakamlarını nasıl çıkartabilirim?
- Klavyeyi kullanmayı dene…
- Nasıl?
- Harflere basarak..
- Nasıııll?
- 5 için V harfi gibi
- Hadi yaaa…

- Bilgisayar disketimi yuttu.
- Parmak atıp kustur.

- Word’de satır aralarını 1,5 yapabilir misiniz?
- Yapabilirim. Yoğurtlu olsun mu?


- Bilgisayarları çoğaltacak mısınız?
- Evet tatilde çiftleştireceğiz.

- Yer var mı?
- Var.
- 2 kişilik var mı?
- Ailemi olacak?

- Boş yer var mı?
- Dolu
- Notlara bakacaktık da?
- Dolu
- Yok değil mi?
- Dolu doluuuuu….

Kapıda asılı olan yazı: “Temizlik yapılacağından laboratuvar saat 15.00’den sonra kapalı olacaktır.”
- Hocam bu yazı bugün için mi?
- Hayır 15 gün sonrası için. Şimdiden kendinizi hazırlayın diye astık.

Yazıcıdan çıktı almak isteyen öğrenci:
- Hocam bana basar mısınız?
- HöĞnK?
- Yaa… Yani printerdan bastıracaktım….

 - Yer varmı Hocam?
- Kapıdaki yazıyı okudun mu?
- Okudum.
- Ne yazıyordu?
- Laboratuar kapanıyormuş.
- Eee niye soruyorsun o zaman?
- Emin olmak istedim..
- Oldun mu?

- Hocam ben bu diskete yazdım şimdide kağıt haline getirmek istiyorum. Nasıl yapacağım?
- Disketi eritip oklava ile aç

- Yazıcıya ne zaman gelir?
- Ne zaman gönderdin?
- Biraz önce…
- 3 saat kadar sonra burada olur…
- Hadi yaa???

 Yazıcıya çıktı gönderen öğrenci:
- Dostoyevski geldi mi?
- O öldü ama…
- Hadi yaa…

- Hocam LES belli oldu mu?
- Daha okuyamadım.. Belli değil

- Ben bu bilgisayarı tekrar alayım, yanında da şunu alayım
- İçecek ne alırdın?

- Saçma bir soru soracaktım.
- Olsun sor…
- İnternet ne zaman gelir?
- 3 vakite kadar
- 3 gün, 3 ay ne kadar sürer?
- Saçma soruya böyle saçma cevap alırsın işte
- Biliyorum.. Farkındaysanız şaşırmadım
- Farkındayım… Bende şaşırmadığına şaşırmadım
- Sizde şaşırmayın zaten
- Peki ne zaman gelir internet?
- Kısmet
- Peki sağolun..

- Boş bilgisayar var mı?
- Var ama internet bağlantısı yok
- Niye elektrikler mi kesik?
( Bu soru sorulduğunda tüm bilgisayarlar, ışıklar ve müzik açıktı)

- Bilgisayar devamlı hata veriyor.. Oluru yok mu?
- Önüne 5 milyon at.. Belki olur

- Boş bilgisayar var mı?
- Bir tane var
- İki tane çıkmaz mı?
- Sıkarsan belki çıkar

- Biz çıktı almak istiyorduk
- Yazıcıya gönderdiniz mi?
Arkadaşına dönerek:
- Aaa bak önce gönderecekmişiz gördünmü????

- 5 numaralı bilgisayardan başka bilgisayardan çıktı alınıyor mu?
- Hepsinden alabilirsin
- Gerçekten mi?
- Vallaha bak
- 35’den de alsam buraya geliyor değil mi?
- Evet
- Gerçekten miiiiii?
- Vallahi yaa..

- Bu disketin içindekileri temizleyemiyorum. Nasıl temizlerim?
- Temizlemek için ne kullanıyorsun?
- Bir şey kullanmıyorum. Ne kullanmalıyım?
- Cif likit jel kullan.

- Virüs temizliği bitmedi mi hocam?
- Virüs bitti camlara başladık

- Virüslere karşı ne yapıyorsunuz?
- Adam tuttuk. Dövdürüyoruz.

- Boş masa var mı?
- Bilgisayar olsa olur mu?
- Hmmm… Biz internete gireceğiz zaten.
- O zaman olur.
- Peki alalım bari

MSN Massanger’a girmek isteyen öğrenci:
- Hani iki tane kafalı birşey vardı ya.. Ondan var mı bilgisayarlarda?

- Boş yer yok mu?
- Hayır
- Bir tane bile mi yok?
- Hiç yok.
- Para versem bile yok mu?

- İki ayrı word dosyam var. Bunları birleştirmek istiyorum. Ne yapacağım?
- Bir gece yalnız bırak onlar ne yapacağını bilirler.

- Dün burada EGO buldunuz mu?
- Otobüs mü?
- Evet
- Körüklü müydü?
- Hııı? Yaaa otobüs kartı…

- Çıktı alacaktık biz.
- 5 numaralı bilgisayardan alabilirsin?
- 5 numara hangisi?
- Üzerinde 5 yazan
- Burada mı?
- Hayır kantinde.

- Hocam fare durdu hareket etmiyor..
- Sen git ben kediyi salıyorum

- MyNet’i bizim ev açmıyor…
- Bizim ev açıyor… Bize gel istersen

 - Boş bilgisayar var mı?
- Var ama internet kesik.
- Ne zaman kullanabiliriz peki?
- Şu anda kullanabilirsin. Sadece internet kesik.
- İnterneti ne zaman kullanabiliriz?
- İnternet bağlantısı geldiğinde.
- Ne zaman gelir.
- Eli kulağındadır.

- Ben disketle çalışacağım.
- Çalışabilirsin
- Hangi bilgisayara geçebilirim?
- Hepsinde çalışabilirsin
- Her bilgisayara disket takılıyor mu?
- Evet
- Ben geçen gün çalıştıramadım.
- Ya disketinde sorun vardır ya da bilgisayarında
- Ama ben disketi sokamamıştım.
- O zaman sende sorun vardır.

Yazıcıdan birkaç sayfa çıktı alan öğrenci aradaki sayfalardan birini ters şekilde koymuş. Bunu görünce sorar:
- Bu sayfayı niye ters basmış?

- Norton Anti Virüs programı var mı?
- Var
- Kaç model?
- 2003 model full aksesuar.
- 2004 yok mu?
- Bu 2004 görünümlü.

- 38 numaradan çıktı gelip gelmediğini öğrenebilir miyim?
- Ücretsiz telefon hattımızı arayıp sorabilirsin…

YAZICI ARIZALI yazısını gören öğrenci;
- Yarına iyileşir mi?
- Bu akşam terleteceğiz, sıcak duş, C vitamini falan vereceğiz. Bakalım….

- 27 numaralı bilgisayarda bağlantı yok.
- Ben sana 27 numarayı vermedim ki!..
- Aaaa 21 miş bu
- Sanırım sende bağlantı yok…

- Ben çıktı alacaktım.
- Alabilirsin
- Nereden?
- 5 numaralı bilgisayardan
- Şimdi biz 5 sayfa falan alacağız
- Onu da alabilirsin
- Ne kadar sürer?
- 27 saniye kadar
- İyi o zaman alalım
- Ama ben disketi takmayı bilmiyorum
- Ödevi kim yaptı?
- Ben
- Emin misin?
- Evet

- Hocam 52’nin mouse’u oynamıyor
- Ben uygun müzik açayım sende şapidi falan yap oynar

- Çıktıyı nereden alabilirim?
- 5 numaralı bilgisayardan…
- Oradan alınıyor mu?
- Evet
- Aaa buraya mı geliyor peki?
- Hayır kantinde buzdolabına gidiyor. Oradan çekip alırsın

- Yazıcıya çıktı gönderebiliyor muyum?
- Evet
- Direkt mi?
- Hayır önce muhtara gönderip onaylatman lazım


- Hocam benim bilgisayarda bir şeyler oluyor.
- Ne oluyor?
- Virüs geliyor.
- Ne oluyor peki geldiğinde?
- Böyle virüs geliyor. Tak tak tak diye vuruyor.

- Çıktının sayfası ne kadar?
- 150 bin lira
- Hmmmm…
- Kaç sayfa?
- 30… Şimdiii nasıl hesaplıyoruz?
- Çarparak hesaplayabilirsin..


Bir sabah laboratuvarın yeni açıldığı sıralarda henüz fazla öğrenci yokken;

- Hocam internet yok mu?
- Şuralarda azıcık olacaktı dün akşamdan kalan
- Yaaa kimseyi göremeyince internet yok sandım..
- Nasıl kimse yok? Biz kelaynak sürüsü müyüz?

- Boş internet var mı?
- Onun için Telekom’a baş vuracaksın.

- Biz biraz oturacaktık
- Olur.. İçecek bişeyler alırmısınız?
- Hayır yani 5 dakika çalışacaktık

- 44 numaradan çıktı olacaktı
- Şu anda görünmüyor. Gönderdiniz mi?
- Hayır “belgelerim”e kaydettik.
- Aferin


Yazıcıya çıktı gönderen öğrenciye;
- Nereden gönderdin?
- “Yazdır”dan.
- Nereden gönderdin?
- Buradan.
- Yaaa yani hangi bilgisayardan?
- Haaa!.. Şuradakinden
- Offf!.. Hangisi? Kaç numara?
- Haaa!.. 27 numara

- Siyah bilgisayarlar hangileri oluyor?
- Siyah olanlar.

- Çıktılar nereden geliyor?
- Hindistan’dan.

- Bilgisayara hemen oturabiliyor muyuz?
- Hemen olmaz… Yavaş yavaş oturun

- 2 dakika çıktı alabilir miyim?
- Çıktılar dakika ile değil kağıt sayısı ile alınıyor

 Elinde kahve ile öğrenci içeri girer…
- Laboratuara içecekle girmiyorsun lütfen…
- Ama bu dökülecek bir şey değil ki!..
- Kahve mi dökülecek bir şey değil??
- Ben dengemi sağlayabilen, 24 yaşında, felsefe öğrencisi bir adamım
- Hmm felsefe öğrencisiysen tamam o zaman..



















Ne Acayip Milletiz Lan Biz:)

İstanbul'da yaşayanlar kesinlikle çok şahit olmuşlardır bu sahneye belki kendileri bile yapıyordur:))Metrolarda sevgililerin nasıl durduklarından bahsediyorum.Şimdi belki bu yazı okuyup''aynı beni anlatıyo lan''diyeninizde olacaktır belki de.Düşündükçe bana komik geliyor.Hep şöyle olur.İki sevgili metroya biner binmez kız hemen köşelerden birine geçer ayaktayken,erkekte iki elini havaya kaldırıp metro duvarlarına yaslanmak suretiyle kızın bütün bakış açısını kapatır veya buna benzer sahneler oluşur.Bu ne anlama gelir:Kıza bakanı oyarım:))Kız bu sırada hiçbir şey göremez.Şu şekillerde olabilir mesela metroya binerken:
-Ellerimi havaya kaldırdım aşkım gelebilirsin.
yada
-Aşkım etrafı görebiliyor musun ona göre body e gidip vücudumu geliştiricem sen birşey göreme diye.
yada
-Tamam aşkım etraf temiz gelebilirsin.

Şöyle birşey olur mu acaba?
-Boşluğa dikkat et aşkım!
-Bak düştün gördün mü?
(Kapılar kapanır,metro hareket eder.)
-Aşkım!Aşkım kolunu burda unuttun ama:))


Bugün Ne Pişirelim?

Kriptonlu Uranyum Pastası

Kripton için benim tavsiyem Süpermen le görüşmeniz.Kemerinin yada pelerinin bir yerinde kripton olabilir.Pastayı yemeye de davet ederseniz daha çabuk tav olur gibime geliyor aslında kriptonu vermek için.:))Uranyum bulmanız ise biraz daha zor olabilir.Yakın olarak Rusya var orada bulunuyorsa.Ama dikkat edinde delik deşik olmayın almak isterken Ruslar tarafından.E tabi uranyum için ne olur ne olmaz radyasyon kıyafeti falan alın.Şimdi uranyum almaya da pazardan domates almaya gidilir gibi gidilmez değil mi?Bu arada Süpermen le pasta yerken,pasta Süpermen e pek dokunmazda ne de olsa o da radyoaktif sayılır.Ama siz de değişik etkiler yapabilir:))

Orada Olsam Ne Yapardım?

Meşhur''Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler''sözünü söyleyen(yada ona mal edilmiş)Marie Antoinette nin zamanında olsaydım.Hemen bir pastahane açar.''Gel vatandaş en lezzetli börekler,en lezzetli tatlılar,baklavalar burada.Antep baklavası,bülbül yuvası,şekerpare hepsi burada''der hem köşeyi dönmüş olur hem de baklavanın,böreklerin reklamını yapmış olurdum.Türk aklı işte:))

Kaz Gelecek Yerden Tavuk Esirgenmez!


Bu söz tavuklar arasında büyük tepkilere yol açtı.Tavuklar ikiye bölündü.Tavukların bir kısmı tepkilerini çeşitli şekillerde gösterirken,bir kısmı ise;çoktan bavullarını toplamaya başlamışlardı bile...

1.Gün
Özgür Tavuklar Birliği Başkanı bir açıklama yaparak bu sözün tavukların geleceğini tehlikeye attığını ve tavuk düşmanlarınca uydurulduğunu öne sürdü...

2.Gün
Kazlar Birliği Başkanı bir açıklama yaparak''Tavukların durumu bizi hiç ilgilendirmiyor.Biz işimize bakarız''dedi.Ördekler Federasyonu Başkanı Duffy Duck da bir açıklama yaptı ve''Kazların her zaman arkasındayız''dedi.

3.Gün
Tepkiler ülke çapına yayıldı.Tavuklar bugün Mudurnu Tavukçuluk ve Banvit'i protesto için yürüyüş yaptılar.Özgür Tavuklar Birliği Başkanı burda da çenesini tutamayarak''Altın yumurtlayan tavuk diye bir deyim vardır.Tamam her ne kadar altın yumurtlama ihtimalimiz,bir kedinin havlaması kadarda olsa yine de bir kaz uğruna feda edilmek istemiyoruz''şeklinde bir açıklama yaptı.Yürüyüşün sonunda davullar çalındı,yumurtalar yumurtlandı,yemler yenildi,protesto amacıyla maket bir kaz yakıldı...

4.Gün
Tepkiler büyüyor.Tavuklar ülke çapında yumurtlamama kararı aldı.Özgür Tavuklar Birliği Başkanı her zamanki gevezeliğiyle''Ya kazlar ya biz.Protestomuz değerimiz bilininceye kadar devam edecek''dedi.Yumurta üreticileri panikte.Stoklar tükeniyor...

5.Gün
Madem öyle işte böyle diyen tavuk sahipleri,bıçakları çıkarıp bilemeye başladılar.Heryerde bıdı bıdı konuşan Özgür Tavuklar Birliği Başkanı nın ise olayı öğrenir öğrenmez Amerika ya kaçtığı ileri sürüldü.Tavuklar panikte.Geceler gıdaklama sesleriyle geçiyor...

6.Gün
Protesto bitti.Tavuklar bıçağın ucunu görünce canlarının kıymetini anladılar.Kendilerine birşey olmayacağına dair garanti verildi(en azından şimdilik).Yumurtalar peş peşe yumurtlanmaya başladı.Ülkemiz yumurta üretiminde birinci sıraya yükseldi.Tırsak tavuklar evlerine döndü.Bu arada Özgür Tavuklar Birliği Başkanı hala ortalarda yok...








Misafir Talimatnamesi

1-Eve girmeden önce,giriş ücretlerinizi vezneye ödeyiniz(Eli boş gelmeyen misafirlerimize %50 indirirmimiz vardır.Öğrenci kimlik kartı geçmez).Not:Döviz alınır.Sonuçta bu evinde ihtiyaçları var değil mi?
2-Evimizde evsahibi-misafir ayırımı yoktur.Gerektiğinde misafirlerde bulaşık,çamaşır gibi ev işlerine yardım eder(Eli boş gelmeyen misafirlerimizin yerleri süpürmeleri yeterlidir).Not:Misafirlerimizin yaptıkları işlerin karşılıkları,evde yapılacak ikramlarla karşılanacaktır(Su,ekmek,tuz vs.).İkramları beğenmediysenız başka eve gidin kardeşim!(Kovmak gibi olmasın ama).
3-Bu evde ev sahibi her zaman haklıdır.Bu kural değiştirilemez(Değiştirmek isteyenler,evden birkaç parça halinde çıkarılarak cezalandırılır).
4-Ev sahibinin haksız olduğu durumlarda 3.kural geçerlidir.
5-Evimiz çok güvenlidir.Polislerin hergün evimizi ziyaret etmeleri bunu en güzel örneğidir(Hırsızlık,cinayet gibi olayların bu konuyla ilgisi yoktur).
6-Evimizin iki soygun,bir kundaklama,üç yakın,dört deprem geçirmesi,bizim bu eve taşınmamızı engelleyememiştir.Misafirlerimizin eve girerken bildikleri bütün duaları okumaları tavsiyemiz olup,yanlarında ayrıca bir de imam bulundurmaları yerinde olur.Bunlara uymayanların Allah yardımcısı olsun.Not:Evimiz Camiiye ve hocanın evine yakındır.
7-Evimizle ilgili memnuniyetinizi dostlarınıza anlatın,şikayetlerinizi ise kendinize saklayın.
8-Evimizin dışarıdan kötü göründüğüne bakmayın,İçerisi dışarıdan daha beterdir(Bu madde misafirlerimizin cesaretlerinin ölçülmesi amacıyla konmuştur).
9-Evimiz antika eşyalarla döşenmiştir.Bir yere oturmadan yada birşey yapmadan önce dikkatli olmanız yararınıza olacaktır(Zararların bedeli çıkışta ayrıca tahsil edilir).

Özgeçmişim(Bayağa öz:))

M.Ö.1981 Zon'da doğdum(Aslında doğduğum yer Zonguldak ama ben doğduğumda şehrin sadece''Zon''kısmı kurulabilmiş).İsmim takvim yaprağından koyulmuş(Ya da ben öyle biliyorum.Ben bizimkilerin yalancısıyım vallahi)İlk ismim''yoğurtlu ıspanak''göbek adımsa''mercimek çorbası''ymış.Daha sonra bunların takvim yaprağının yemek bölümündeki yemeklerin isimlerinin olmasının anlaşılmasıyla hata düzeltilmiş ve erkek ismi bölümündeki''Gökşin''konulmuş(Ama Gökşin aynı zamanda bir kız ismi.Bu yüzden acaba yine yanlışlık yapıp kızmı bölümündeki ismi koyup koymadıklarını hala düşünmekteyim).Bebekken çok tombişmişim,bu yüzden beni görenler evdekilere''Bu çocuğa bu yaşta bu kadar yemek yedirilir mi?''diyorlarmış(Tabi daha o zamanlardan sumo güreşinin öncülerinden biri olduğumu bilmiyorlardı).Küçükken çok yaramazmışım.Eve gelen misafirleri kovmaya çalışırmışım(En son gerçekleştirdiğim eve mayın döşeme fikrinden beri evimize misafir gelmemiştir).Küçükken bilimle de çok ilgiliymişim.Bana alınan atariyi suyun altında çalıştırmak istemem bunun en iyi örneğidir(Her ne kadar sonucunu evdekiler pek beğenmese de bu da benim deney yapma konusundaki yeteneğimi açıkça gösteriyor.Deney sonucu:Atariniz varsa asla suyun altında çalıştırmayı denemeyin).İlkokuldayken öğretmen tenefüste terleyip suratı kıpkırmızı bir şekilde gelenleri döverdi.Bulduğum çözüm sayesinde birçok arkadaş dayak yemekten kurtulmuştur.Surattaki kırmızılığı geçirmek için ders kitaplarından''yelpaze''yapma fikri ilk benden çıkmıştır.İlkokul 5.sınıfta''Okuldan Nasıl Kaçılır?''isimli tezimle okuldan mezun oldum(Tezim ders kitaplarına konulmuştur ve öğrencilere okutulmaktadır.Bknz:İlkokul 5 Hayat Bilgisi kitabının son sayfası tükenmez kalemle eklenmiş kısım).Parlak fikirlerim sayesinde öğretmenler arasında çok sevildim.19 Mayıs için yapılan gösterilerde yapılan hareketlerden kule hareketinde;kulenin alt kısmına temelin sağlam olması için beton dökme fikri bana aittir.Gerçi kulenin en altında bulunan arkadaşlar buna başta itiraz ettiler ama beton dökülünce seslerini kesmek zorunda kaldılar(Kulenin taban kısımları halen bayramın kutlandığı çim sahada bulunmaktadır ve burası belediye tarafından ziyarete açılmıştır).Resim alanında da çok yetenekliydim.''Okuldan Kaçış''ve''Bir Firarın Öyküsü''isimli tablolarım halen okulda sergilenmektedir.Sınıftaki toplu hareketlere pek katılmazdımSınıfça planlanıp yapılan 1 Nisan şakasına katılmadığıma hala seviniyorum(1 Nisan şakası sonunda müdüründe 1 Nisan şakasının sınıfı sıra sopasına çekmek olduğunu öğrenseydiniz sizde sevinirdiniz).Lisedeyken ülkede en çok satan 2.kitap olan kitabımı bitirmiştim.Kitabımın ismi:Okuldan Kaçmanın 101 Yolu(Böyle kitaplar vardır ya,şunun 101 yolu,1001 soruda bilmem ne gibi.100 veya 1000 olmuyor illa sonunda 1 olacak.Bende kuralı bozmayayım dedim).Bu arada ülkede en çok satan kitabın ismi:Okuldan Kaçarken Öğrenci Nasıl Yakalanır?.Kitapta kitap olsa bari.Lisede basketbola da merak sarmıştım ve  iyi de oynuyordum.Herkes bana Mıchael Jordan'ın amcasının oğlu diyordu.Halasının kızı veya kız kardeşi diyenler beni çekemeyenlerdir ve benim düşmanlarımdan başkası değildir.Lise sonda yazdığım''Okuldan Son Kaçış''isimli son kitabım büyük beğeni toplamış ve okuyanları salya sümük ağlatarak hıçkırıklara boğmuşturÜniversitede de çok başarılıydım.2senelik okulu 3 senede bitirmem bunun en iyi örneğidir.1.sınıftan beri geçemediğim ders olan''Finansal Matematik''ten geçtiğimde hoca''Oh be sonunda geçebildin senden kurtulduk''diyerek bana olan sevgisini dile getirmiştir.Aldığım diplomanın alt kısmında müdürün''Seni bir daha bu okulda görürsem karışmam''şeklindeki notu beni derinden yaralamıştır.İkizler burcuyum(İkiz olmadığımız halde ablamla neden ikizler burcu olduğumuzu hala anlamış değilim).Evli değilim.Hiç çocuğum yok.
                       
                     

Hoşgeldik!Hoşbulduk!

Bloğumuzda hazır oluğuna göre sıyırmaya başlayabiliriz değil mi?